Abant Turu

Karar verilmiş, tarih belirlenememişti ama bir anlık gazla SSC TUR ‘un programına kaydolduk…

Hafta sonu için bir heyecan vardı. Bu heyecan otobüse bineceğimiz Kadıköy’e gelip aynı yerden Eskişehir deplasmanına gidecek taraftarları görünce biraz daha arttı. Maç olmasına rağmen katılacağımız tur ağır basıyordu…

Araca yerleşip yola çıktıktan sonra tur rehberimiz kendisini tanıtıp rotamızdan bahsetti. Yorucu olacağı belliydi ama içimizdeki heyecan ağır basıyordu. Bu kısa bilgilendirme sonrasında kahvaltımızı yaptık ve ilk durağımıza ulaştık…

Sapanca;
Rehberimiz bölgenin tarihi hakkında anlatımını yapmasının ardından verdiği serbest zamanda göl kenarında yürüyüş yaparak fotoğraf çekme şansımız oldu. Havanın sisli olması biraz engel teşkil etse de güzel kareler yakaladık…

Maşukiye;
Bir sonraki durağımız Maşukiye… Yer, yer karlı olmasına rağmen yeşili eksilmemiş ve farklı tonlarda karşıladı. Temiz hava eşliğinde güzel bir yürüyüş yaparak fotoğraf çekmeye devam ettik… Alabalık çiftlikleri ve şelaleleri kesinlikle görülmeye değer. Burada fazla oyalanmadan sonraki durağımız olan Göynük’e doğru yola koyuluyoruz…

Bu arada Göynük öncesi küçük bir yol değişikliği ile rotamızdan çıkarak Mümkünlü’ye uğrayıp 10 dakika mola vererek buranın güzelliklerini de gördük. Özellikle reklamlarda adından söz ettirdikten sonra hummalı bir çalışma ile restorasyon işleri başlamış… Hepsi birden başlamasaydı daha iyi olurdu ama bitmiş olan yerler gerçekten güzel ve görülmeye değerdi.

Göynük;
Aracımızdan indiğimizde Zafer Kulesi tarafından karşılanıyoruz ancak turumuza başlamadan önce yemek molası vermeliyiz. Bolu ve çevresinde daha önce karşılaşmış olduğum peynirli mantıyı tadarak karnımızı doyuruyoruz. Sonrasında rehberimizin anlatımıyla bölgenin tarihi hakkında bilgileniyoruz. Zafer kulesi ve Akşemsettin türbesi gezilerinden sonra otele geçmeden önce bize kalan zamanda sokakları gezip biraz daha fotoğraf çekiyoruz. Evler bölgeye has bir güzellikte ve tarihten fırlamış gibiler. Herkes aynı düşünceyle bakıyor, keşke böyle bir eve sahip olabilsem…

Günün yorgunluğunu atmak için otelimize geçiyoruz. Kapıda davullu zurnalı bir karşılama var. Çevreye bakıp “kimseler gelmiyor herhalde, geleni de böyle karşılıyorlar” diyorum kendi kendime ama bir süre sonra bu düşüncemin yersiz olduğunu anlıyorum. Akşam yemeğine üç saat kadar vaktimiz var. Odalarımıza çekilerek bu zamanı dinlenerek geçiriyoruz…

Mudurnu;
Sabah kahvaltımızı otelde yaptıktan sonra bir saat kadar süren Mudurnu yolculuğumuz başlıyor. Hava açık, hatta güneşli… Önce Bayezit Camii hakkında bilgi alıp içeri giriyoruz. Cenaze olması dolayısıyla fazla kalamıyor, bakırcılar çarşısına geçiyoruz. Burada fazla kalamıyoruz ama çarşıyı gezip ara sokaklara girerek fotoğraf çekecek kadar zaman bulabildik…

Abant;
Doğayla iç içe olmak, rahatlamak, huzur bulup üşümek, özel günlerinizi biraz daha özelleştirmek için kesinlikle gidilmesi gereken güzel bir yer. Bizim için asıl sürpriz, gittiğimizde gölü donmuş bulmamız oldu. Defalarca gelmiş olduğum halde böyle bir şeyle ilk kez karşılaştım. Sabah otelden erken çıkmış ve çok gezmiş olduğumuz için acıkmıştık, bizi bekleyen mangalın başına giderek ilk önce karnımızı doyurduk. Kar üzerinde sucuk ekmeği tek geçiyorum. Yemek sonrası toplanma zamanına kadar yaklaşık iki saat zamanımız vardı ve yine makinelerimize sarılarak bu güzelliği ölümsüzleştirmeye çalıştık… Kar yüksekliğinin çok olması ve bata çıka yürümemiz dolayısıyla çabuk yorulmuş olmamız dinlenecek yer aramamıza sebep oldu. O sırada karşımıza çıkan Abant Taksim Köşk Otel imdadımıza yetişti ve güzel bir Türk kahvesi eşliğinde kendimize geldik… Sonrasında araçların park alanına doğru yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüş ve fotoğraf çekimi eşliğinde servisimize ulaşarak dönüş yoluna geçtik…

Elbet bazı eksikler vardı ve yorulduk ama harika bir hafta sonu geçirdik. Dönüş yolunda, bir sonraki turumuzun nereye olacağını planlamaya başlayarak günümüzü sonlandırdık…

Leave a Reply

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Next ArticleIguazu Falls